-
1 az çok dememek
дово́льствоваться тем, что есть -
2 az
1. small (amount), little. 2. few. 3. too small, too few, not enough, insufficient. 4. seldom, rarely. 5. /dan/ less (than). - bir şey only a little. - buçuk 1. scanty, hardly enough. 2. a little, somewhat. - bulmak /ı/ to consider (something) insufficient. - buz olmamak to be no small matter be a significant amount. -a çoğa bakmamak/- çok dememek to be satisfied with what one gets. -ı çoğa tutmak/saymak to accept a small amount as being a great plenty. - çok more or less. - daha almost, nearly. - değil! colloq. He is quite different from what he seems to be. - gitti uz gitti, dere tepe düz gitti. (in fairy tales) He traveled over hill and dale. - görmek /ı/ 1. to find (something) insufficient. 2. to find (something) to be less than expected. - günün adamı olmamak to have lived long and seen much. - iş değil. colloq. The work is not to be underrated. - kaldı/kalsın almost, nearly. - söyler, uz söyler. colloq. He says little, but what he says is significant. - tamah çok ziyan/zarar getirir. proverb A little greed causes great loss. - verip çok yalvarmak to pay back a little of one´s debt and plead for time for the rest. - ye de bir uşak tut. colloq. Don´t order me around! -
3 az
1.1) недоста́точный, незначи́тельный, ску́дный, ми́зерныйaz gayretle — незначи́тельными уси́лиями
az para ile — за небольшу́ю су́мму де́нег
2) содержащий / имеющий малое количество чего-л.az alkollü — слабоалкого́льный
az gelirli — малоиму́щий
az miktarda — в ма́лом коли́честве
2.az ücretli — низкоопла́чиваемый
1) ма́ло, немно́гоaz konuşmak — ма́ло говори́ть
bugün işimiz az — у нас сего́дня рабо́ты немно́го
2) - den ме́ньшеeline geçen para bin liradan az — он получи́л ме́ньше одно́й ты́сячи лир
••aza sormuşlar nereye, çoğun yanına demiş — посл. ма́лые де́ньги бегу́т к больши́м деньга́м, де́ньги к деньга́м
az veren candan verir, çok veren maldan verir — посл. кто ма́ло даёт - даёт от души́, кто мно́го даёт - даёт от избы́тка
az olsun öz olsun — погов. лу́чше ме́ньше, да лу́чше
- az buz olmamakaz tamah çok zarar getirir — посл. скупо́й пла́тит два́жды
- az buz para değildi
- aza çoğa bakmamak
- az çok dememek
- az daha
- az daha havuza düşecekti
- az değil!
- az gelmek
- az görmek
- az günün adamı değil
- az günün adamı değildir
- az kaldı
- az kala
- az kalsın
- az kaldı boğulacaktı -
4 az
az adj gering; wenig;az az ein bisschen; nach und nach;az buçuk leidlich, einigermaßen;az bulunur selten, spärlich;az buz (şey) değil das ist keine Kleinigkeit;az çok mehr oder weniger;az çok dememek mit dem Vorhandenen vorlieb nehmen;az daha fast, beinahe;az değil scherzh (du bist mir) gerade der Richtige!;az maz mehr oder weniger;az önce kurz vorher, zuvor;az sonra kurz danach, gleich;az söylemek untertreiben;az zamanda, az zaman içinde in kurzer Zeit;daha az weniger, geringer;en az, en azından mindestens; nicht weniger als
См. также в других словарях:
paraya para (veya pul) dememek — 1) çok para kazanır olmak 2) elde edilen parayı az bulmak 3) bol para harcamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
Allah yarattı dememek — kıyasıya dövmek, çok hırpalamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
köpek — is., ği, hay. b. 1) Köpekgillerden, boy ve biçim bakımından pek çok cinsi olan, çok iyi koku alan, sadık, bekçilik ve avcılık gibi işler için beslenen memeli hayvan (Canis familiaris) Onun vaktiyle pek sevdiği küçük, sırtı siyah ve göğsü beyaz,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
demek — nsz, r 1) Söylemek, söz söylemek Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. B. Felek 2) e Ad vermek Muşmulaya döngel de derler. 3) Bir dilde karşılığı olmak Kamer ay demektir. 4) Herhangi bir ses çıkarmak Küt dedi, düştü. 5) e Herhangi bir kanıya,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Tanrı — is., öz., din b. Kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek ve yüce varlık, Yaradan, Allah, Rab, İlah, Mevla, Halik, Hüda, Oğan Birleşik Sözler tanrı bilimi Tanrı kayrası Tanrı misafiri Tanrı vergisi çok tanrıcı kamu tanrıcı … Çağatay Osmanlı Sözlük